4 Şubat 2013 Pazartesi

Dizi - That '70s Show (1998) - Birinci Sezon

Merhabalar.

Sıradaki dizimiz That '70s Show. Reklam yapıp duruyorum ama, dizinin tüm bölümlerini (altyazılar genel olarak dandik, hemen belirteyim, ben yapmadım :p) Dizimag'den izleyebilirsiniz.



 Adından da anlayabileceğiniz gibi, '70lerle ilgili bir dizi bu. 20-25 dakika sürüyor her bölümü. Türüyse komedi.

Dizinin ilk sezonu tek kelimeyle muhteşem. Her bölüm kahkahalarla güldüğüm anlar oldu. Karakterler zaten birbirinden başarılı. Eric Forman (Topher Grace), Steven Hyde (Danny Masterson), Michael Kelso (Ashton Kutcher), Donna Pinciotti (Laura Prepon), Jackie Burkhart (Mila Kunis) ve Fez (Wilmer Valderrama) insanlarından oluşan bir arkadaş grubunun hayatını izliyoruz dizide. Ve tabii gerçekten çok başarılı ebeveyn karakterleri olan -Eric'in ailesi- Red Forman (Kurtwood Smith), Kitty Forman (Debra Jo Rupp) ve onların arkadaşları -aynı zamanda Donna'nın ailesi- Bob Pinciotti (Don Stark) ve Midge Pinciotti (Tanya Roberts)'yi unutmamak gerek. Kadronun ne kadar ünlü isimlerden oluştuğunu fark etmişsinizdir sanırım. Bu diziden çıkan ünlü olmuş gibi görünüyor :O

'70leri pek bilmediğimden yorum yapamayacağım ama okuduğum şeylerden dizinin '70ler atmosferine sadık kaldığını söyleyebilirim, gerek kıyafetler, gerek müzikler gerekse yapılan edilen şeyler olsun.

Açıklamak istediğim bir başka şeyse Fez karakterinin adı. Fez, dizide bir yabancı değişim öğrencisi (Foreign Exchange Student) ve gerçek adı ya da nereli olduğunu hiç kimse bilmiyor. Fez adı da "foreign exchange student"ın kısaltmasından ve Fez'in ilk başta aksanı yüzünden s'leri z söylemesinden geliyor. Sırf bu bile dizinin ne kadar komik olduğunun kanıtı olabilir bence.

Dizi hakkında bayıldığım bir başka şey ise jeneriği. Videoda herkesi tek tek inceleyip triplerine bakmanızı tavsiye ederim:




- Hanging out/ down the street/ the same old thing/ we did last week/ not a thing to do/ but to talk to you/ ooow yeaaah/ HELLO WISCONSIN! -

Bu jeneriğe bayılıyorum, bu kadar güzel olmasına rağmen ikinci sezonda hemen yenilemişler. Hem görüntüler değişmiş, hem de şarkıyı Cheap Trick diye bir grup söylemiş. Bu ilk halinde "Hello Wisconsin!" diye bağıran dizideki Steven Hyde (Danny Masterson)'mış, ben çok sevmiştim bu gerçeği. İkinci sezonun introsu aynı hissi vermiyor maalesef :/

İkinci sezonun ilk 5 bölümünü falan izledim, söyleyemek istediğim ilk şey ilk sezon kadar komik olmadığı. Zaten jenerik değişiminin de hayal kırıklığı var :/ Demek istediğim, ilk sezonun kıymetini bilin.

Toplamda 8 sezon var, ben izledikçe her sezon için böyle bir eleştiri yazmayı planlıyorum. Sezon 2 için bekleyin bakalım.

Bu diziyi izleyin, gülün, eğlenin, mutlu olun.

İyi seyirler.

3 Şubat 2013 Pazar

Dizi - 666 Park Avenue

Merhabalar.

Bugünkü dizimiz 666 Park Avenue



Şimdi, IMDB'deki promo fotoğrafına bakıp inanılmaz havalı bir şey beklemeyin, hatta bence o 7,1'e de inanmayın.

Ben dizinin sadece iki bölümünü izledim açıkçası, 10. ve 11. bölümler, o da çevirisini yaptığım için. Çeviri yaptığımdan bahsetmiştim ya? Dizimag sitesinde altyazı çevirmenliği yapıyorum diye hatırlatayım (Evet, bununla gurur duyuyorum, minik bir hava atma söz konusu :p). O yüzden dizinin başını sonunu bilmiyorum. Fakat çeviriyi yaparken diziyi araştırdım tabii ki, ve az çok bir fikir edindim. Şimdi gelelim bunları paylaşmaya.

Dizi her yerde Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı) filminin dizi versiyonu olarak ifade ediliyor ve bu gayet doğru. Filmde Al Pacino, Keanu Reeves ve Charlize Theron'un performansları çok başarılıydı. Dizide ise Al Pacino'nun yerini Terry O'Quinn (Lost), Keanu Reeves'i Brothers&Sisters'dan tanıdığım Dave Annable, Charlize Theron'u ise Rachael Taylor oynuyor. Tanıtım fotoğraflarında çok çekici durmasına rağmen, dizide Rachael Taylor pek güzel görünmüyor, kadın bir türlü kırmızı giydirmedikleri için herhalde. Dave Annable'a da çok yanlış makyaj yapıyor olsalar gerek, çünkü adam çok yaşlı duruyor. Hatta çok yaşlı ama makyajla gençmiş gibi yutturulmaya çalışılıyormuş gibi görünüyor, kimsenin bu durumdan memnun olmadığına eminim. Yani, bu adama Brothers&Sisters'ta aşıktım ben, şimdi ise çekici bile gelmiyor. Bir yerde bir şeyler çok ters gitmiş olmalı.
  
Brothers&Sisters
666 Park Avenue


 Aradığım cevap sanırım zaman. Bu iki fotoğraf arasında 4 yıl var sadece. Neyse, iyi saçmalıyorum, duyan da adamın yüzüne bakılmayacak hale geldi sanır. Ama yine de 34'ten daha yaşlı duruyor bence.

Dizinin konusu dediğim gibi, Şeytanın Avukatı'na benziyor. Dave Annable (Henry) ve kız arkadaşı Rachael Taylor (Jane) 666 Park Avenue adresindeki, dizide "The Drake (Drake)" olarak geçen binada yaşıyorlar, dizinin başlarında yeni yerleşmeleri falan filan vardır. Bu binanın sahibi Terry O'Quinn (Gavin Doran) ise anladığım kadarıyla doğaüstü güçlere sahip, çünkü bina içerisinde herkese istediğini verebilme gücüne sahip. Ama tabii ki her şeyin olduğu gibi, bunun da bir bedeli var. Gavin gerçekten şeytan mı bilmiyorum, dizide de henüz açıklandığını sanmıyorum. Jane ise bir nevi seçilmiş kişi, orada sıkışan ruhları kurtarıyor, özel bir nesilden geliyor sanırım. Drake gibi eski ve tüyler ürpertici bir binada tabii ki doğaüstü olaylar birbirini kovalıyor, bunların hepsi de -yanılmadınız- Jane'i buluyor, Jane'de sonlanıyor, Jane günü kurtarıp duruyor. Jane tabii bu tür şeyler yaşadıkça binada ve Gavin'de bir şeyler döndüğünü anlıyor ve olayı çözme çabalarına giriyor. Dizinin esas hikayesi bu olsa da bir sürü yan karakter ve yan hikaye de mevcut. Yan hikayelerin gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim. Yan karakterlerden sadece Robert Buckley'yi tanıyorum ve adamı görünce resmen şoka girdim. Çünkü ben Robert Buckley'le Lipstick Jungle'da tanışmıştım -çok güzel diziydi o da, iptal edilince pek üzülmüştüm-, orada gayet taş bir insanken, sonra One Tree Hill, şimdi burası derken giderek kilo alıyor bu adam. Hele burada Christina Aguilera'dan hallice bir kıvama gelmiş. Ona da hemen bakalım:
666 Park Avenue'daki hali
Lipstick Jungle'daki çıtır halleri
 Yani, yine de adam itici falan değil tabii ki, ama benim ona alıştığım hali de değil şimdi. Neyse.

Merak ettiyseniz buyrun bir de bütün kadroya bakın:

 

 Dizi bana göre pek akıcı ilerlemiyor. Diyaloglar görece olarak az (Hart of Dixie'yle karşılaştırıyorum, ikisinin çevirisini yaptığım için), sahneler arasında 6-7 saniye sessizlikler oluyor, karakterlerin yüzlerine gözlerine zumlar gibi Türk dizisi numaraları yok değil. Bu sebeplerden, konusu ilginç ve oyuncuları kısmen ünlü olsa da pek izlenebilir bir dizi değil gibi gelmişti bana, ama sevenine de karışmazdım tabii. Fakat araştırırken öğrendim ki iptal edilmiş. 13 bölüm olarak belirlemişler en azından, izleyicilere az çok bir son sunulmasına izin vermişler, bu çok iyi olmuş. Şu ana kadar en son 11. bölüm yayınlandı, 12. bölüm 5 ya da 6 şubatta malum ortamlara düşecekmiş.

Kısacası, fantastik şeyler, gizemli olaylar seviyorsanız izleyebilirsiniz. Çok müthiş şeyler beklemezseniz sizin için iyi olur. Fakat vaktim kıymetli diyorsanız, bu alanda daha başarılı diziler olduğu da bir gerçek. Bana göre 5,5/10.

İyi seyirler.